Arayın
Twitter Facebook Instagram Linkedin Youtube Whatsapp
#33

#33 KONDA | Türkiye 100 Kişi Olsaydı

VERİ

3 Kavram

1 Kurum

40 Bulgu

Yeni raporlar için abone olun.Rapor Bülteni, her hafta yeni bülten yayınlar.

Merhaba,

Bu sayımızda KONDA tarafından hazırlanan “Türkiye 100 Kişi Olsaydı” adlı görsel raporu inceleyeceğiz.

spot Çalışmaya göre Türkiye toplumunda 10 sene içerisinde dindarlık eğiliminin azaldığı ve buna paralel olarak dini gereklerin (oruç, namaz gibi) yerine getirilme oranının da bir miktar azaldığı göze çarpıyor.

I. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 

Önce Kavramlar…

Metropol, beyaz yakalı işçi, etnik kimlik. 

  • Metropol: Kültürel ve ekonomik gelişmişlik anlamda çevresindeki illerden üstün olan kent. İstanbul, İzmir ve Ankara’dan sonra, önümüzdeki yıllarda metropol sayılabilecek kentler arasında Antalya, Kayseri, Mersin ve Diyarbakır’ın da adı geçiyor. 
  • Beyaz yakalı işçi: Yeni orta sınıf olarak da tabir edilen ve geneli ofis çalışanlarından oluşan işçi topluluğu.  Mavi yakalı işçiler kas gücüne dayalı alanlarda çalışırken beyaz yakalılar zihinsel gücüyle masa başı çalışıyor. Daha çok idari işlerde ve AR-GE işlerinde faaliyet gösteriyorlar.  
  • Etnik kimlik: Kendilerini diğer gruplardan ayıran farklı niteliklere sahip insan grubu. Bu nitelikler gelenekler, soy, dil, din veya sosyal özellikleri içerebiliyor. 

II. ARAŞTIRMACI KURUM

KONDA

Tarhan Erdem’in 1986 yılında kurduğu KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi araştırmalar aracılığıyla Türkiye toplumunu anlamaya, anlatmaya ve böylece anlaşılır kılmaya çalışıyor.

KONDA Barometresi adı verilen araştırma sistemi ile 2010 yılından bu yana yıllık araştırmalar yapılıyor.

Kurum bünyesinde aynı zamanda iklim, insan hakları, yaşlılık gibi konuları ele alan kapsamlı çalışmalara imza atılıyor. Göz atmak istersen tıklayabilirsin.

III. METODOLOJİ

Rapor KONDA Barometresi kapsamında 11 yıl boyunca, Türkiye genelinde yapılan 125 araştırmaya ve 2008-2018 arasında 3 kez tekrarlanmış KONDA Hayat Tarzları Araştırmasının verilerine dayanıyor.

Çalışmada 2011 yılı verileri ile günümüz verileri kıyaslanarak toplumdaki dinamiklerin değişimin yönünü görme imkânı sunuluyor.

IV. BULGULAR

Raporun öne çıkan bulguları neler?

Milenyumu gören kaç kişiyiz?  

  • Türkiye’de 18 yaş ve üzeri nüfus son 10 yılda artış göstererek (%14) 62 milyon 378 bin kişi olarak hesaplanıyor. 2011 yılında bu sayı 55 milyon 490 bin.

  • Türkiye nüfusunda erkek ve kadın oranı her zaman birbirine eşit bir seyir izliyor.

  • Türkiye toplumu son 10 yılda yaşlanma eğilimi sergiliyor. 2011 yılında nüfusun %39’u 18-32 yaş arasındayken bu oran 2021 yılında %33’e düşüyor. 2011 yılında nüfusun yaklaşık dörtte biri 50 yaş ve üzeri iken 2021 yılında bu oran üçte bire yükseliyor.

 

 

Peki eğitim düzeyi ne durumda? 

  • Türkiye’de toplumun genel eğitim seviyesi ciddi bir şekilde yükselmiş görünüyor. 2011 yılında okuryazar olmayanların oranı %7 iken bu oran 2021 yılında %4’e düşüyor. Üniversite ve üzeri eğitim alanların oranı ise son 10 yılda yaklaşık 2 kat artmış durumda.  

  • Rapora göre 2021 yılında kadınların %12’si eğitim almıyor. Kadınlarda üniversite ve üzeri mezunlarda artış oranı nüfusta bu kategoride yaşanan artışa benzer şekilde 2 katına yükselmiş görünüyor. 

Evliliğe dair istatistikler.

  • Türkiye toplumunda bekarların oranı son 10 yılda artmış görünüyor. (%20’den %29’a) Bekarların üçte ikisi nişanlı veya evlenmek üzere. 

  • Görücü usulü evlenenler ile karşılıklı karar vererek evlenenlerin oranı neredeyse aynı. (%47 ve %46) Son on yılda evlilik kararı ile ilgili oranlarda büyük bir değişim yok.

 

Köy, kasaba, şehir, büyükşehir… Nerede büyüdünüz? 

  • Yetişkin nüfusun %31’i köylerde büyürken büyükşehirlerde büyüdüğünü belirtenlerin oranı %17. 

  • Kırsal alanlarda yaşayanların oranı azalırken metropollerde yaşayan yetişkin nüfus artıyor. Ülkedeki yetişkin nüfusun yarısından fazlası(%53) metropollerde yaşıyor.  

  • Toplumun neredeyse yarısı (%48) hayatının belli bir döneminde göç etmiş görünüyor. 

  • Türkiye’de hane halkı nüfusu son 10 yılda azalmaya başlasa dahi toplumun yarıdan fazlası halen 3-5 kişilik hanelerde yaşıyor. (%66) Buna karşılık; 1-2 kişi yaşayanların oranı artmış görünüyor. 2011 yılında %15 iken 2021’de %22. 

  • Son 10 yılda müstakil evlerde oturanların oranı yarı yarıya azalmış durumda. (%23) 2021 yılında her 3 kişiden 2’si apartmanda oturuyor. 

 

Gelelim çalışma hayatına. 

  • İstihdama dahil edilen yetişkinlerin oranı 10 yılda artmış görünüyor. 2021 yılında bu oran %44 iken 2011’de %39. Beyaz yakalıların oranı 10 yıllık periyotta sabit bir seyir izliyor (%10). 

  • Çalışmayanlar içinde öğrencilerin oranı %8’den %12’ye yükseliyor. Çalışmayan yüzde 56’nın yaklaşık yarısı ev kadınlarından oluşuyor. 

  • Kadınların yarısından fazlası ev kadını (%56).

  • Kadın işçi esnaf oranı 10 yılda ciddi bir artış gösteriyor. 2011 yılında %8 olan kadın işçi esnaf oranı 2021 yılında %16.

 

Ev, araba, kredi kartı. 

  • 2021 yılında Türkiye toplumunun neredeyse üçte biri kirada oturuyor. Bu oran 2012 yılında %36. 

  • 2021’de her 100 hanenin 56’sında araba var. 2012 yılında ise bu sayı 37. 

  • Türkiye’de her 5 kişiden birinin evi de arabası da yok. (%18) Hem evi hem de arabası olanların oranı ise %43. 2012 yılında ne evi ne arabası olanların oranı %28 iken hem evi hem arabası olanların oranı %29. 

  • Katılımcıların yarıdan fazlası kredi kartına sahip. (%52) 2012 yılında bu oran %38. 

  • Banka hesabına sahiplik oranı 2015’den bu yana yüzde elli oranında artış gösteriyor. (%75) 

  • Pasaporta sahip 18 yaş üstü yetişkinlerin oranı iki katına çıkmış. (%14) Bu oran 2015’de ise %7’de kalıyor. 

 

Aidiyet ve dini değerler. 

  • Etnik kimlikte kendini Türk olarak beyan edenlerin oranı azalmış durumda. (%81’den %77’ye) Kendini Kürt olarak beyan edenlerin oranı ise artmış görünüyor. (%15’den %19’a)

  • Her 100 kişinin 94’ü bir dini inancı olduğunu belirtiyor. Bunların 88’i Sünni Müslüman, 5’i ise Alevi Müslüman. 

  • Türkiye toplumunda inançsız kişilerin daha görünür hale geldiğini ve kendini dindar olarak tanımlayanların oranının düşüş eğiliminde olduğunu söylemek mümkün. Kendini inançsız olarak tanımlayanlar %2’den %7’ye yükselirken, kendini dindar olarak tanımlayanlar %57’den %50’ye düşüyor.  

  • Türkiye’deki 18 yaş üstü kadınları 100 kişi kabul edersek 41’inin başını örtmediği tespit ediliyor. Örtünme oranın 10 yılda ufak bir gerileme yaşandığı gözlemlenebilir. 

  • Her 100 yetişkinden 24’ü hiç namaz kılmadığını söylüyor. 2008 yılında hiç namaz kılmadığını söyleyenlerin oranı %13. Düzenli namaz kılanların oranı 2021 yılında %44. 

  • 2008 yılında düzenli oruç tutanların oranı %78 iken 2021 yılında bu oran %67. 

  • “Kendinizi, HAYAT TARZI bakımından üç gruptan hangisinde sayarsınız?” sorusuna verilen “modern” cevabının arttığı buna karşılık “dindar muhafazakâr” cevabının azaldığı görülüyor. 2021 yılında bu soruya modern cevabını verenlerin oranı %27’den %31’e artıyorken; dindar muhafazakâr diyenlerin oranı ise %27’den %24’e düşüyor.

 

Sosyal medya ve internet kullanımına yakından bakalım. 

  • Türkiye toplumunun sosyal medya kullanımı 10 yılda ciddi biçimde artış gösteriyor. 2011 yılında sosyal medya kullananların oranı %38 iken bu oran 2021 yılında %82. 

  • Yetişkin nüfusun neredeyse yarısının Facebook hesabı bulunuyor. Bu oran 2011 yılında %31. Ayrıca %36’sı sosyal medya kullanırken Facebook kullanmıyor.  

  • Twitter kullanımı son 10 yılda artış gösterse de bu oran Facebook kullanımının oldukça gerisinde. 2011 yılında yetişkin nüfusun %5’i Twitter kullanırken bu oran 2021 yılında %27 olarak ölçülüyor. 

  • Yüksek bir artışla en hızlı yaygınlaşan sosyal medya hesabı ise Instagram. 2013 yılında Instagram kullananların oranı %4 iken bu oran 2021’de %55. 

  • Yetişkin nüfusta akıllı telefon sahipliği oranı %91.  

  • Son 3 ay içinde internetten alışveriş yapanların oranı salgının olası etkisi ile oldukça yüksek gözüküyor. 2021 yılında son 3 ay içinde internetten alışveriş yapanların oranı % 64. 

 

TV, gazete ve kitapla aranız nasıl? 

  • TV’den haber izlemem oranlarında açık bir düşüş gözlemleniyor. 2012 yılında TV’den haber izlemeyenlerin oranı yalnızca %4 iken bu oran 2021 yılında %28. 

  • Son 10 yıldır gazete okuma oranı sürekli azalıyor. 2021 yılında her 4 yetişkinden yalnızca 1’i gazete okuyor.  

  • Türkiye’de kitap okuma oranlarının arttığı tespit ediliyor. 2008 yılında son 3 ayda en az 1 kitap okumuş olanların oranı %28 iken bu oran 2021 yılında %69’a yükseliyor. 

Alkol Kullanımı
 
Alkol Kullanımı

Sigara ve alkol kullanımı. 

  • Sigara kullanımında son 10 senede ciddi bir değişim gözükmüyor. 2021 yılında tiryakiyim diyenlerin oranı %30 iken hiçbir zaman sigara içmeyenlerin oranı %45. 

  • Türkiye toplumunda alkollü içki kullanımının yüksek seviyelerde olmadığını söylemek mümkün. Yetişkin nüfus içerisinde 100 kişiden 63’ü hiçbir zaman içki içmediğini söylerken haftada bir veya daha fazla içtiğini söyleyenler ise sadece 7 kişi.

V. GÖRÜŞ

Verilere göre “Seküler Türkiye”

Ali Buğra Kara, yazdı.

Sekülerleşme, Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkede farklı tanımlar etrafında olumlu ya da olumsuz biçimlerde ele alınan bir kavram.

Sekülerleşmeyi “Belli bir toplumda, belli bir zaman dilimi içerisinde dinin, dinimsi yapıların, batıl inançların, halk inançlarının ve diğer tüm doğaüstü öğretilerin bireysel ve toplumsal prestijinin ve gündelik yaşamı şekillendirme gücünün göreceli olarak azalması” (Ertit,2019:47) olarak tanımlamak mümkün.

Bu tanıma göre sekülerleşme salt “dinsizleşme” olarak ele alınmazken onun yerine odak noktasına dinin gündelik hayattaki yansımasındaki azalmayı alıyor. Kimi sekülerleşme teorisyenleri sekülerleşme patikasını modernleşme, sanayileşme, kentleşme, gelir ve eğitim seviyesindeki artış gibi faktörlerle doğrudan bağlantılı görüyor.

Konda’nın Türkiye 100 Kişi Olsaydı raporu da bu teorilerin bir kısmını doğrular vaziyette.

Çalışmaya göre Türkiye toplumunda 10 sene içerisinde dindarlık eğiliminin azaldığı ve buna paralel olarak dini gereklerin (oruç, namaz gibi) yerine getirilme oranının da bir miktar azaldığı göze çarpıyor. Bunu bir sekülerleşme patikası olarak ele almam mümkün olabilir.

Yukarıda ele alınan teori çerçevesinde aynı raporda dikkat çeken kimi sonuçlar ise şunlar; Türkiye 10 yıllık süreç içinde hızlı bir kentleşme süreci yaşıyor, istihdam verilerinde ciddi bir artış söz konusu ve buna bağlı olarak mal varlıkları çoğalıyor, eğitim seviyesinde ilköğretim-lisans dahil olmak üzere bir yükseliş var. Yani, sekülerleşme faktörleri olarak değerlendirilen olguların raporda doğrulandığını görmek mümkün.

Ayrıca 10 yıllık süreç içinde yapılan başka araştırmalarda da benzer sonuçları görebiliyoruz. Gezici Araştırma Şirketi’nin 2015 yılında yaptığı Muhafazakarlık Araştırması’na göre kendini muhafazakâr veya dindar olarak tanımlayanların oranı azalıyor, namaz kılan ve oruç tutanların sayısı ise düşüyor.

Benzer şekilde MAK Danışmanlık Şirketi tarafından 2017 yılında yapılan “Türkiye’de Toplumun Dine ve Dini Değerlere Bakışı” çalışmasına göre hiç namaz kılmadığını söyleyenlerin oranı yükselirken Kuran’ın Allah’ın sözü olduğuna inanmayanların oranı %20’yi aşmış gözüküyor.

Diğer yandan ise her gün 5 vakit namaz kılanların oranı, tüm ramazan boyunca oruç tutanların oranı ve öldükten sonra dirileceklerine ve hesaba çekileceklerini düşünlerin oranı ise azalıyor.

VI. BİR ÖYKÜ

Türkiye 1 Kişi Olsaydı

Şeyma Samur yazdı.

Sefasına doyum olmaz bu akşam oturmalarının. Bahçe yerine apartman önü ya da ağaç altı, oyun parkı. Konu komşu toplaşır otururlar akşamları. Kadınlar ya şişmandır ya kuru. Ya güleçtir ya aksi. Her biri için yaşamak zor bilirler. İşsizlik, yoksulluk falan var ama olsun. Bir yol bulunur. Bulunur mu? Yaşamdan umut kesilmez. Eşi Zeynebin üstüne kredi çekmiş. Zeynep banka hesabı açtığı güne kahırlanıyor. Bir yandan da akşama yapacağı yemeği düşünüyor. Facebook hesabında bir site görmüş. Bal köpüğü çantalar, kartlıklar, çiçekli cüzdanlar. Yapacağı hasır işleri için oradan model çalıyor. Bari harçlığı burdan çıksa. Kocasını pek sevmiyor ama bağlı da ona. Ne de olsa çocuklarının babasıdır. Üst katlardan dolu dolu bir ızgara kokusu geliyor. Burnuna konuyor. Akşama ekmek kırıntısı katıp köfte yoğuracak. İçindeki kahırı da çocuk seslerine katacak. Akşama bir güzel gülümseyecek. Yine de bir anda, üstündeki konu komşu havası içinde, burnunda ızgara kokusuyla katılıp kalmış bir kedere dönüşüyor. (Güzel bakışlıdır, karşısındakini tuhaf bir biçimde etkileyen düşünceli yüzü olmasa hiç çekilmez) Kederi neden? Bir bilse, sıkıntılarının tümü düğümlerinden açılıp gidecek ya. Bilmiyor.

Bir bilse!

Bilse bu kadar aksilenmez zaten.

VII. GELECEK SAYIDA

Gelecek sayıda AGED tarafından hazırlananSokak Toplayıcıları Sosyo-Ekonomik Araştırma Raporu‘nu inceleyeceğiz. 

Bülteni sevdiysen şayet abone olmayı ve arkadaşlarına tavsiye unutma. 

Link burada. 

Rapora ilişkin geri bildirim vermek veya incelememizi istediğin bir rapor olursa bize yazmaya çekinme: 📩 omerburaktek@gmail.com

Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle.  

Hoşça bak zâtına.

Ömer & Şeyma & Ali Buğra & Mansur & Aleyna

Biz bu sayıyı hazırlarken KONDA Araştırma'nın kurucusu Tarhan Erdem'in vefat haberini aldık. Kendisine Allah’tan rahmet; ailesine, sevenlerine ve tüm dostlarına başsağlığı diliyoruz.

Tarhan Erdem
Tarhan Erdem