Arayın
Twitter Facebook Instagram Linkedin Youtube Whatsapp
#23

#23 İSİG | İş Cinayetleri Raporu, 2021

VERİ

4 Kavram

1 Kurum

10 Bulgu

Yeni raporlar için abone olun.Rapor Bülteni, her hafta yeni bülten yayınlar.

Merhaba,

Rapor Bülteni’nin 23. sayısında İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi  tarafından hazırlanan İş Cinayetleri Raporu, 2021 çalışmasını inceledik.

Bu rapor, 2021 yılında iş kazaları sonucu hayatını kaybeden işçilerle ilgili sayısal verileri içeriyor.

Ali Buğra Kara raporun incelenmesinde bize omuz verdi. Şeyma Samur Ali El Hamdani’ye ithaf ettiği bir öykü yazdı. Muammer BilgiçMehmet Yaşar AltundağEmrecan Denizhan ve Mücahid Sağman ise iş kazalarının faili hakkında konuştu.

Hazırsanız başlayalım!

Ömer.

spot Hayatını kaybeden işçilerin %50’si 28-50 yaş aralığında.

I. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Önce Kavramlar…

İşçi, iş cinayeti, göçmen, mülteci.

  • İşçi: Belirli bir ücret karşılığı emek gücünü satan ve üretim araçlarına sahip olmayanlar işçidir.
  • İş Cinayeti: İşverenler tarafından işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik tedbirlerin alınmaması ve denetimden sorumlu kurum ve kişilerin görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklanan, çalışma sırasında gerçekleşen ölüm.
  • Göçmen: Ülkesinden sorun olarak gördüğü bir durumdan dolayı gönüllü olarak göçmeyi tercih eden kişi.
  • Mülteci: Irkı, dini, milliyeti veya etnik kökeni gibi ayrıştırıcı kimlikleri dolayısıyla ülkesinden ayrılmak zorunda kalıp geri dönmeyen ve uluslararası korumaya tabi kişi.

II. ARAŞTIRMACI KURUM

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi

2011 yılından itibaren farklı sektörlerden, işkollarından, mesleklerden işçilerin ve işçi ailelerinin hayat verdiği bir ağ örgütlenmesidir. Aylık olarak “iş cinayetleri raporu” başta olmak üzere işçi, işçi sağlığı ve güvenliği gibi pek çok alanda faaliyet göstermektedir.

III. ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ

Çeşitlendirilmiş veri kaynağı.

Çalışma ulusal basın, işçilerin mesai arkadaşları ve aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından toplanan veriler kullanılarak ortaya çıkarılmıştır.

IV. BULGULAR

2021 yılında gerçekleşen işçi cinayetleri üzerine bulgular.

  • Rapora göre, 2021 yılında en az 2170 işçi iş “cinayetleri” sonucu hayatını kaybetti.
  • Hayatını kaybedenlerin %86’sı işçi veya memur, %14’ü çiftçi veya esnaf.
  • İş “cinayetlerinin” iş kollarına göre dağılımı: %16’sı inşaat-yol, %16’sı ticaret-büro-eğitim, %15’i tarım-orman, kalanlar ise sağlık, taşımacılık, belediye, metal, konaklama, güvenlik, madencilik, enerji ve diğer iş kolları.
  • Covid-19, yıl boyunca işçi sağlığı ve güvenliğini ciddi oranda tehdit etti. Rapora göre, 2021 yılında 625 işçi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Trafik-servis kazası, ezilme-göçük, yüksekten düşme ve kalp krizi iş “cinayetlerinde” öne çıkan nedenler arasında.
  • Hayatını kaybeden işçilerin çok büyük kısmı erkek işçilerdi. 2021 yılında 2005 erkek işçi ve 165 kadın işçi iş “cinayetleri” sebebiyle hayatını kaybetti.
  • Hayatını kaybeden işçilerin %50’si 28-50 yaş aralığında.
  • 14-17 yaş arasındaki 63 çocuk işçi hayatını kaybetti.
  • Büyük çoğunluğu Suriye ve Afganistan uyruklu olmak üzere 2021 yılında 94 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti.
  • Hayatını kaybeden işçilerde sendikasız olanların çoğunluğu dikkat çekici. 2021 yılında iş cinayetlerinde ölenlerin 122’si sendikalı işçi, 2048’i ise sendikasız.
  • Çalışmaya göre Türkiye’nin 80 ilinde 2021 yılında iş cinayeti yaşandı. 260 “cinayet” İstanbul’da, 102 “cinayet” İzmir’de yaşanırken 49 “cinayet” yurtdışında meydana geldi.

V. BİR ÖYKÜ

Yanlışlık

Şeyma Samur yazdı.

Ali El Hamdani’ye

Yarı aralık göz kapaklarımın arasından göz aklarım görünüyor. Biri göğsümden fışkıran kana iki eliyle bastırıyor. Parmaklarından sızan kan siyah kazağımın üstünden ince yollarla akıyor, asfalta damlıyor. Bir yığın insan var, polisler, sesler, bağırışlar…

Ambulans geldi. Birisi nabzıma baktı. Birisi elimi tuttu, kaldırdı: bir külçe. Bıraktı. Küt düştü. Biraz öncesini hatırladım: “İş. Yasak. Cevap.” Hiçbirini cevaplayamadım. Onlarca insan sesi, ağzı, gözü çevremde.

Babam tatlıcılık yapardı savaştan önce. Ne zaman hastalansak ılık şerbet içirir, bileklerimizi ıslak bezlerle ovardı. Ülkesi hastalanınca ne yapsa bilemedi. Dipsiz bir kuyuya döndü gözleri.

“Daha sıcak, aydınlık bir yere gideceğiz.”

Gittik. İmar planına kömürlük olarak çizilen eski bir oda tuttuk. “İstediği kadar soğuk olsun, üst kat gürül gürül yakıyor ısıtır bizi.” Isıtmadı. Su baskınından kurtaramadı. Tavana kadar yükselen suları gördüm. Pencereden uzattıkları ince borudan nefes aldım, bekledim. İnce bir kağıt dilimi gibi kestiler pencereyi, kurtuldum. Daha yüksek tavanlı bir kömürlüğe yerleştik. Annemin kireçli dizleri çatırdıyor. Evin her yerinden yapma çiçekler sarkıyor. Canlı çiçekler bu evde zaten yaşamıyor. Babam hasta. Eski evimiz gibi onun da ciğerleri su topluyor.

Kömürlük parasını çıkarmamız için tekstil atölyesinde iş verdiler. Kimliğim yoktu, Hamdi beyin gelen polislerden saklanmamız için gösterdiği asansör boşluğu vardı. Sabahları menemen yedim. Paydoslarda çizgifilm izledim. Polis geldiğinde saklandım. On iki yaşındaydım. On yediye bastım. Okula gidemedim.

“Elin ekmek tutsun da okuması bir şekilde öğrenilir.” Öğrenemedim.

Yine bir sabah işe geldim. Salgın varmış, işyeri kapanmış. Polisi gördüm. Silahını gördüm. Bu kez asansör boşluğunu göremedim. Anılarım, hafızam, yaşamım pul pul dökülüverdi. Üç adım ötemden ateş etti. Kalbimden iplik iplik kan sızıyor. Yarı aralık göz kapaklarımın arasından göz aklarım görünüyor.

VI. GÖRÜŞ

Var ile Yok Arasında

Muammer Bilgiç yazdı.

İnsan çalışır. Yaşamına anlam katmak için, sevdiklerini mutlu etmek için, dünyayı güzelleştirmek, zoru kolaylaştırmak için çalışır. Oysa işçilikle, işçinin çalışmasıyla, ücretli çalışmayla kastedilen daha farklıdır. İşçi asla bir daha sahip olamayacağı zamanı, ömrünü satar.

Gıdaya, suya ulaşabilmek, ısınabilmek, yıkanabilmek, barınabilmek için ömrünü, özgürlüğünü, emeğini, aklını, bilgisini vererek çalışır. Oturamayacağı rezidanslar, binemeyeceği otomobiller üretir.

Bir insanın yaşamına anlam katmak için çalışmasıyla bir insanın yaşamak için ücret karşılığında çalışmak zorunda kalmasının ilgisi yoktur. İlki sizi var eder, ömrünüzü güzelleştirir. İkincisi mesai sonrası eve sağ salim dönseniz bile cinayettir; ömrünüzü alır.

Eve ekmek götürebilmek için en çok da eve ekmek götürmek zorunda olanlar ölür. Çocuklar, kadınlar, sığınmacılar ölür. Kayda değer görülmeyip kayıt dışı çalıştırılanlar ölür; onlar zorundadırlar.

Tehlikeli iş yoktur, güvenliği sağlanmamış çalışma ortamı vardır.

İş kazası yoktur, alınmamış önlemler vardır.

Ücretle zamanını/ömrünü satmak isteyen insan yoktur. İnsanı öğüten sermaye, sermayeden yana olan iktidar, iktidarın emrinde kolluk güçleri vardır.

Yaşamı güzelleştirecek olan fabrikaların çok üretmesi, sermayenin çok birikmesi değil olanı paylaşmak, zor günde dayanışmak, insanı el üstünde tutmaktır.

Açlık korkusunu çekip alın insanların arasından. Herkes sevdiği, yetenekli olduğu, kendini gerçekleştirebildiği işi yapsın, kimsenin ömrü çalınmasın, emek sömürülmesin, işçiler ölmesin.

VII. GÖRÜŞ

Rakamların Ötesi

Mehmet Yaşar Altundağ yazdı.

2003 yılında, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ikinci yılında, iş kazaları sonucu hayatını kaybeden işçi sayısı 811. Bugün bu sayı, İSİG’in raporuna göre en az 2170. Aradan geçen 19 senede, iş kazalarından dolayı hayatını kaybeden işçi sayısı neredeyse 3 kat artmışsa ortada işçileri öldüren bir rejim vardır.

Hayatın doğal akışında bazı kazalardan kaçamıyoruz. Ama denetimsizlik, hukuk devletinin zayıflaması, ahbap-çavuş kapitalizmi, patronların kar hırslarını engellemeyen hukuk ve kolluk mekanizması; kazaları ölümcül, ölümcül kazaları da cinayet hâline getiriyor.

27 Avrupa Birliği ülkesinin yanına bir de Türkiye’yi eklediğimizde, ölümlü kazaların %65’i tek başına Türkiye’de yaşanıyorsa ölümlü iş kazaları bir fıtrat meselesi değildir. Ölümlü iş kazaları, doğrudan devletlerin politikalarının bir sonucudur.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük maden kazasının davası sırasında, davanın hakimleri dava devam ederken değiştiriliyor; bizzat firma yöneticileri bir ceza almıyorsa İktidar, koruyamadığı işçileri patronların kar hırsının kucağına atıyordur.

Rakamların gösterdiği açık. Bugün Türkiye ekonomisinin bir çarkı da işçilerin ezilmişliğinden, dışlanmışlığından ve güvencesizleştirilmesinden besleniyor. Hem de böyle olmak zorunda olmadığı hâlde.

VII. GÖRÜŞ

Hesaplaşma

Emre Can Denizhan yazdı.

Sermayenin yegane amacı emek sömürüsü yani kârdır. Varoluşu bu çelişkinin devamlılığına bağlıdır, onun için yapamayacağı şey yoktur. Bu gerçek, sermaye toplumunun bütün damarlarına sirayet eder. Bu çelişki oyununu sürdürmek için doğamızın bencil olduğunu, amacımızın çıkarımızı maksimize etmek olduğunu söyleyen öğretmen yetiştirir, yoldan çıkanları terbiye etmesi için polis yetiştirir, kâr için toprağın altına girecek işçi yetiştirir, cenaze namazını kıldıracak imam yetiştirir.

Oyun yanlış oldukça, oyuncular doğru olmuş faydası var mı?

IX. GÖRÜŞ

İşin Aslı

M. Mücahid Sağman yazdı.

İş ve işçi her ne kadar bağımlı iki denklem gibi görülse de devletin ve işverenin ‘yazgı’yı elinde tuttuğu bir rasyonalitede aynı kadraja girmekten uzaklar. Asgari ücretin ve “işçi sınıfı”nın standartlarını tahakküm eden her söylem ve eylem bu sınıfı kabul etme zorunluluğu ile işe başlıyor. İşçi, buradan hareketle çalışanın değil bir sınıfın vasfı olmuş oluyor. Bu sınıfı kabullenmek ise ona verilen hakların üst ve alt sınırını acımasız bir kapitalizmin belirlediği, kazanım olarak nitelendirilen şeylerin elde edilmesi gerekenin zekatı kadar olmadığı bir döngüyü önümüze sunuyor. Haliyle bir iş kazası ölümün ve acıların rasyonel karşılıklarla telafisini meşru kılıyor. Oysa iş, işi yapanın da yaşadığı hayatın gereklilikleri kadar bahaneye sahiptir. Böylece asıl olan emek ve emeğin muteber bir karşılığıdır. Ölümle sonlanan bir emek karşılıksız kalmaya mahkumdur.

X. GELECEK SAYIDA

Gelecek sayıda Podcaster App‘in hazırladığı Dünya Podcast Raporu, 2021‘i inceleyeceğiz.

Bülteni sevdiyseniz şayet abone olmayı ve arkadaşlarınıza tavsiye unutmayın.

Link burada. 

Bu arada, Türkiye’deki bölgesel eşitsizliğe odaklanan bültenimiz de yakında yayına başlıyor. Detaylı bilgi ve abonelik için:

Gelecek sayıda görüşmek üzere.

Hoşça bakın zâtınıza.