Arayın
Twitter Facebook Instagram Linkedin Youtube Whatsapp
#13

#13 Dünya Bankası | Türkiye Ekonomi Monitörü

VERİ

2 Kavram

1 Kurum

26 Bulgu

Yeni raporlar için abone olun.Rapor Bülteni, her hafta yeni bülten yayınlar.

Merhaba,

Rapor Bülteni’nin 13. sayısında Dünya Bankası’nın 2021 Nisan ayında yayımlanan “Türkiye Ekonomi Monitörü: Dalgalar Arasında Yön Bulmak” raporunu inceledik.

İyi okumalar.

spot Günümüz ve gelecek Türkiye ekonomisine dair tespitler.

I. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Önce Kavramlar…
GSYH, Volatilite.
  • Gayri safi Yurt içi Hasıla (GSYH): Belirli bir zaman aralığında üretilen tüm nihai ürünlerin, piyasa değerindeki ekonomik ölçüsü.
  • Volatilite: Finansal piyasalarda belirli bir ürünün belirli bir zaman içerisindeki fiyat değişikliği.

II. ARAŞTIRMACI KURUM

Dünya Bankası.
Misyonu: (1) Yoksulluğu azaltmak, (2) Paylaşılan refahı artırmak.

1944 yılında Bretton Woods Konferansı ile kurulan Dünya Bankası, üye ülkelere verimli yatırımlar için mali yardım sağlamakta, onların gelişmesine yardımcı olmakta ve dünya ticaretinin uzun vadede artışına katkıda bulunuyor.

Dünya Bankası, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü ile birlikte günümüz dünya ekonomisinin en önemli üç kurumundan biri.

III. ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ

Dünya Bankası Uzman Kadrosu.
TEM: Türkiye Ekonomi Monitörü.

TEM: Türkiye Ekonomi Monitörü periyodik olarak Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri, politikaları ve beklentileri analiz ediyor. Dünya Bankası uzmanları rehberliğinde yürütülen çalışmalara birçok devlet kurumu da katkı sunuyor.

IV. BULGULAR

Türkiye Ekonomi Monitörü raporunun öne çıkan bulguları neler?
  • COVID-19 tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de büyük kayıplara sebebiyet verdi.
  • Türkiye, 2020 yılında diğer ülkelere nazaran daha iyi ekonomik büyüme performansı sergiledi ancak yoksulluğun ve işsizliğin artışını engelleyemedi.

  • Türkiye’nin COVID-19 teşvik paketi, vergi ertelemeleri ve koşullu yükümlülükler de dahil edildiğinde GSYH’nın yaklaşık yüzde 12’si. Bu oran, G-20 ülkelerinin ortalamalarından daha fazla. Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Kanada gibi ülkelerin teşvik paketleriyle benzer seviyede.
  • Türkiye’nin sunduğu destekler büyük ölçüde bankacılık sektörü aracılığıyla sağlandı ve bütçe üzerinde doğrudan mali maliyetler olarak değil, gelecekteki hükümetin koşullu yükümlülükleri olarak gerçekleşti.
  • Kredi teşvikleri, gevşek para politikası ve kredi genişlemesini teşvik eden diğer düzenleyici önlemler ile 2020 yılının sonlarında Türkiye’de dünyadaki en büyük kredi genişlemelerinden biri gerçekleşti.
  • Boyut bakımından küçük olsa da yapılan mali destekler hedefe yönelik olmaları sebebiyle firmalara ve hanehalklarına pandemi süresince önemli bir destek sağlamış oldu. Özellikle ücretsiz izne çıkarılan çalışanlara yapılan ödemeler, hanehalklarına yönelik ilave toplu sosyal destek ödemeleri ve işsizlik ödeneklerindeki artışların burada altını çizmek gerekiyor.
  • Rapora göre, 2020 yılında birinci dalgadan sonraki yeniden açılma ekonomik toparlanmada rol oynadı.

  • Toparlanma ile birlikte Türkiye ekonomisinde riskler ortaya çıktı. Yürütülen politikalar yurt içi enflasyon, kur değer kaybı ve dış rezervlerin kaybı başta olmak üzere dengesizliklerin ve risklerin artmasına sebebiyet verdi.
  •  Artan kırılganlıkları gidermek için 2020 yılının sonuna doğru para ve kredi politikaları önemli ölçüde sıkılaştırılarak kredi büyümesine yönelik getirilen düzenlemeler geri çekildi. Bu politikalarla birlikte 2021 yılına girerken volatilite azalmaya ve riskler giderilmeye başlandı.
  • Ancak 2021 Mart ayında Merkez Bankası Başkanı’nın değiştirilmesinin ardından (4 ay içinde TCMB başkanı ikinci kez değişti) Türkiye, tüm kazanımları ortadan kaldıran yeni bir piyasa ve fiyat dalgalanması yaşadı.
  • Bu dönemde döviz kurları ve lira varlık piyasaları yoğun bir şekilde sarsıldı. Türk Lirası bir günde yüzde 9,3 değer kaybederken, tahvil faizleri sadece iki günde 500 baz puana yakın yükseldi ve 5 yıllık kredi temerrüt swap primi şimdiye kadar kaydedilen bir gündeki en sert artışı yaşadı.
  • Kredi patlaması, turizmdeki çöküş ile birlikte 2020 yılında cari hesaplar dengesini derin bir açığa sürükledi. Üçüncü çeyrekteki ekonomik toparlanma, büyük ölçüde ithal mallara harcanan iç tüketim ve yatırımlardan kaynaklandı.
  • Şirket borçlarının artması ile birlikte, şirketler ve bankalar bilanço baskısı hissetti.
  • Türkiye’deki şirketler 2020 yılında COVID-19 salgınından kötü bir şekilde etkilendi. Devletin uyguladığı işten çıkarma yasağı ile şirketler çalışma saatlerini düşürdü ve daha fazla işçiyi ücretli izne çıkardı.
  • İş kayıpları mevcut işgücü piyasası eşitsizliklerini daha da ağırlaştırdı. Her ne kadar yıl sonuna doğru işgücünde bir toparlanma olsa da kadınlar, gençler, düşük vasıflı ve kayıt dışı çalışanların yaşadıkları eşitsizlik bu süreçte daha da arttı.
  • 2020 yılında Türkiye’de yoksulluk çarpıcı bir şekilde yükseldi.

Peki gelecekte Türkiye ekonomisini neler bekliyor?

  •   Türkiye’nin 2021 yılında reel ekonomide bir yükseliş yaşaması bekleniyor ancak makroekonomik politika belirsizliği ve yüksek kırılganlıkların olduğu bir ortam hâlen varlığını devam ettiriyor.
  • 2021 yılında ihracattaki toparlanma ve baz etkisi büyümeyi sürükleyebilir.
  • COVID-19 salgınının yeniden canlanması riski ve aşılanmanın önündeki engeller büyümeyi frenleyebilir.
  • Yükselen dış volatilite büyümeyi rayından çıkarabilir. Gelişmiş ülkelerdeki (özellikle ABD) yükselen enflasyon beklentileri ve gevşek para politikasının biteceğine dair piyasa spekülasyonları, 2013 yılı dönemine benzer şekilde, küresel likiditenin gelişmekte olan piyasalardan uzaklaşmasına sebebiyet verebilir. Bu durum gerçekleşirse Türkiye enflasyonist baskıları önlemek için faiz artırımına gitmek durumunda kalır.
  • 2018 yılından bu yana devam eden makro-finansal baskılar, politika tamponlarını tüketti ve Türkiye ekonomisini kırılgan hale getirdi. Gelecek krizlere karşı artık Türkiye’nin daha kısıtlı araç seti bulunuyor.
  • Türkiye ekonomisinin en önemli ihtiyaçlarının başından biri de dış finansman kaynağı.
  • Türkiye’deki makroekonomik istikrarı Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme konusunda sağlam bir kararlılık sergilemesi ile mümkün.
  • Riskleri azaltılması ve gelecekteki büyümeyi sağlamak için 2020 yılının başında gerçekleşen hızlı kredi artışı ile bankacılık sektöründe ortaya çıkan dengesizliklerine yönelik politikalar geliştirilmeli.
  • Türkiye’nin her ne kadar şu an mali hareket alanı sınırlı olsa da, kapsayıcı bir toparlanma sağlamak için şirketler ve hanehalklarına yönelik, hedefi net şekilde belirlenmiş mâli desteklere devam etmeli.

V. SONUÇ

Türkiye ekonomisi ne durumda?
Riskler, fırsatlar, mevcut ve potansiyel durum.

Her ülkeyi olduğu gibi COVID-19 Türkiye’yi derinden etkiledi. Türkiye, pandemi döneminde hem şirketlere hem hanehalklarına özellikle banka kanalları üzerinden birçok destek sağladı. Bu dönemde alınan kararlar enflasyon, kur değer kaybı ve dış rezervlerin erimesine yol açtı. Buna karşın, 2021 yılının başında bir dizi sıkı para politikası hamleleri yapıldı. Piyasalarda olumlu bir seyir devam ederken 2021 Mart ayında Merkez Bankası Başkanı değiştirildi ve Türkiye ekonomisi derinden sarsıldı.

2021 yılında baz etkisi sebebiyle göreli olarak yüksek bir büyüme oranı beklense de Türkiye ekonomisi için birçok risk de kapıda bekliyor.

Yoksulluk, eşitsizlik, enflasyon, işsizlik ise had safhada. Yakın gelecekte de bu durumu değiştireceğini düşünebileceğimiz herhangi bir gösterge bulunmuyor.

VI. GELECEK SAYIDA

Rapor Bülteni #13 burada bitti.

Gelecek sayıda görüşmek üzere.

Her sayıyı e-posta olarak almak için buradan kayıt olabilirsiniz.

Hoşça bakın zatınıza.

İletişim için: omerburaktek@gmail.com