Arayın
Twitter Facebook Instagram Linkedin Youtube Whatsapp
#96

#96 Dünya Bankası | Yoksulluk ve Paylaşılan Refah Raporu 2022

VERİ

6 Kavram

1 Kurum

28 Bulgu

Yeni raporlar için abone olun.Rapor Bülteni, her hafta yeni bülten yayınlar.

Merhaba,

Rapor Bülteni‘nin 96. sayısında Dünya Bankası tarafından iki yılda bir yayınlanan ve İngilizce olarak hazırlanan Yoksulluk ve Paylaşılan Refah, 2022 adlı raporu Türkçe’ye çevirerek inceledik.

Rapor, küresel yoksulluk manzarasını pandemi ve Ukrayna savaşı sonrası perspektiften bakarak ortaya koymayı amaçlıyor.

Hazırsanız başlayalım.

spot Küresel yoksulluk panoraması.

I. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Önce kavramlar…

Pandemi, gelir, yoksulluk, maliye politikası, sübvansiyon, dolaylı vergi.

  • Pandemi: Dünyada eşzamanlı olarak çok yaygın bir şekilde çok fazla sayıda insanı tehdit eden bulaşıcı hastalık.
  • Gelir: Bir kişinin bir takvim yılı içerisinde elde ettiği net kazanç.
  • Yoksulluk: Kişilerin temel gereksinimlerini karşılayamaması durumu. İstihdamdan barınmaya, sağlık hizmetlerinden eğitime birçok alandaki mahrumiyet hali.
  • Maliye politikası: Kamu harcamaları, vergiler, borçlanma ve benzeri mali araçları kullanarak uyguladığı politikalar bütünü.
  • Sübvansiyon: Devlet tarafından üreticile­re veya tüketicilere yapılan karşılıksız mali yardım.
  • Dolaylı vergi: İşlem vergisi, tüketim vergisi, gider vergisi veya üretim vergisi olarak da adlandırılabilir. Genellikle bir mal veya hizmetin satın alınması esnasında satın almayı gerçekleştirenler tarafından ödenen vergi.

II. ARAŞTIRMACI KURUM

Dünya Bankası Kurumsal Kimlik

Dünya Bankası

Gelişmekte olan ülkelerde yoksulluğu azaltan ve ortak refahı inşa eden sürdürülebilir çözümler için çalışan Dünya Bankası; 189 üye ülkesi, 170’den fazla ülkeden personeli ve 130’dan fazla lokasyondaki ofisi ile benzersiz bir küresel ortaklık yapısına sahip.

IBRD (Dünya Bankası İmar ve Kalkınma Bankası), IDA (Uluslararası Kalkınma Derneği), IFC (Uluslararası Finans Kurumu), MIGA (Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı), ICSID (Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü Merkezi) olmak üzere 5 farklı alt kurum ile gelişmekte olan ülkeler için dünyanın en büyük finansman ve bilgi kaynaklarından biri.

III. METODOLOJİ

Veri analizi, uzman görüşü.

Dünya ülkelerinden derlenen veriler neticesinde iki yılda bir yayımlanan rapor, aşırı yoksulluğun sona erdirilmesi ve paylaşılan refahın artırılmasına yönelik Dünya Bankası’nın hazırladığı en kapsamlı ve amiral gemisi niteliğini taşıyor.

IV. BULGULAR

Yoksulluk ve Paylaşılan Refah 2022: Rotayı Düzeltmek

Rapor bize ne söylüyor?

COVID-19 salgını, son on yıllar içerisinde küresel yoksullukta yaşanan en büyük gerilemeye neden oldu.

  • Küresel yoksulluk oranı 2019 yılında %8,4’ten pandemi etkisi ile 2020 yılında %9,3’e yükseliyor.
  • Rapora göre, 2020 yılı sonuna kadar 70 milyondan fazla insan aşırı yoksulluğa itiliyor ve dünya çapında aşırı yoksul olanların toplamı 700 milyonun üzerine çıkıyor.

2020 tarihi bir dönüm noktası konumunda; küresel gelir yakınlaşmasının yerini küresel ayrışmaya bıraktığı bir dönem.

  • Uzmanlara göre, pandeminin maliyetini dünyanın en yoksulları üstleniyor.
  • Yoksul ülkelerdeki gelir seviyesinin zengin ülkelerdeki gelir seviyesine kıyasla çok daha fazla düştüğü tespit ediliyor.
  • Dünyanın en yoksullarının gelir kaybı dünyanın en zenginlerinin gelir kaybının iki katı kadar olduğu gözlemleniyor ve küresel eşitsizlik onlarca yıldır ilk kez artıyor.

En yoksullar, refahlarını doğrudan etkileyen birçok başka alanda da orantısız bir şekilde zarar görüyor.

  • Yoksullar, sağlık ve eğitime ulaşımda büyük gerilemeler yaşıyor ve bu durum, erken ölüm ve belirgin öğrenme kayıpları dahil olmak üzere yıkıcı sonuçlara yol açıyor.
  • Sağlık ve eğitime ulaşımda yaşanan sorunlara ilişkin politika önlemleri gerçekleşmediği takdirde küresel düzeyde insanların beklenen yaşam süresi üzerinde kalıcı gerilemeler yaşanabilir.

COVID-19 salgını sonrası ekonomik toparlanmanın dengesiz olduğu belirtiliyor.

  • Rapora göre, zengin ülkeler düşük ve orta gelirli ülkelere kıyasla ekonomik anlamda daha hızlı toparlanma sürecine giriyor.
  • İklim şokları ve dünyanın en büyük gıda üreticileri arasındaki çatışmalar nedeniyle yükselen gıda ve enerji fiyatları hızlı bir toparlanmayı engelliyor.
  • 2022 yılı son yirmi yıl içerisinde yoksulluğun azaltılması açısından (2020’den sonra) en kötü ikinci yıl.

Pandemiden kaynaklı sosyo-ekonomik gerilemeler; yoksulluğun azaltılmasına yönelik ilerleme hızının zaten yavaşladığı bir dönemde meydana geliyor.

  • Pandemiden önceki beş yılda (20214-2019) yoksulluğun azaltılmasının hızı yılda yalnızca 0,6 puan.
  • Aşırı yoksulluğu 2030 yılına kadar sona erdirmeye yönelik küresel hedeften önemli ölçüde sapılıyor.
  • Uzmanlar, 2030 yılında dünya nüfusunun %7’sinin -yaklaşık 574 milyon insan- hala aşırı yoksullukla mücadele edeceğini öngörüyor.
  • Raporda, günde 6,85 USD’den daha az bir gelirle yaşamak yoksulluk olarak değerlendiriyor ve 2019 yılında dünya nüfusunun %47’sinin yoksulluk içinde yaşadığı ifade ediliyor.

Gerilemeler büyük bir rota düzeltmesi gerektiriyor.

  • Uzmanlara göre, zorlu küresel ve yerel koşullara rağmen, politika yapıcılar önümüzdeki yıllarda ekonomilerini büyütme çabalarını iki katına çıkarmalı ve bu büyümeden kimin yararlandığına da dikkat etmeli.
  • En yoksulların gelirlerini artıracak bir büyüme perspektifine son derece ihtiyaç duyulduğu ifade ediliyor.

Maliye politikası, salgının yoksulluk üzerindeki etkisini azaltmada gözle görülür bir fark yaratıyor.

  • Maliye politikaları yürütülmeseydi, gelişmekte olan ekonomilerdeki ortalama yoksulluk oranı bugün olduğundan %2,4 puan daha yüksek olurdu.
  • Maliye politikası, yoksul ülkelerde zengin ülkelere kıyasla çok daha az koruyucu olduğu tespit ediliyor.
  • Yüksek gelirli ekonomilerin çoğu, maliye politikasını kullanarak pandeminin yoksulluk üzerindeki etkilerini tamamen dengelemiş gözüküyor.
  • Üst-orta gelirli ekonomiler pandeminin etkisinin yarısını telafi etmiş gözüküyorken düşük ve alt-orta gelirli ülkeler etkinin sadece dörtte birini dengelemiş durumda.
  • Maliye politikasının etkililiğindeki farklılıklar, sınırlı finansman erişiminden, zayıf yeniden dağıtım sistemlerinden ve yüksek kayıt dışı seviyelerinden kaynaklanıyor.

Düşük ve orta gelirli ülkelerdeki vergi, transfer ve sübvansiyon uygulamalarının yoksullara fayda sağlama derecesi yüksek gelirli ülkelere göre daha az.

  • Vergiler, temel hizmetler ve yatırımlar için yapılan harcamaları finanse ederken transferler ve sübvansiyonlar da bunların hane gelirleri üzerindeki etkisini dengeleyebileceği vurgulanıyor.
  • Düşük ve orta gelirli ekonomilerin üçte ikisinde, vergiler ödenip transferler ve sübvansiyonlar gerçekleşene kadar -etkili maliye politikalarının hanelere yansıması- yoksul hanelerin geliri düşmüş oluyor.

Yapısal zorluklar göz önüne alındığında, maliye politikası için üç temel politika öne çıkıyor.

  1. Harcamalar, sübvansiyonlardan yoksul ve hassas grupları hedef alan desteklere doğru yönlendirilmeli.
  2. Uzun vadeli kalkınmayı destekleyen kamu yatırımlarını artırılmalı.
  3. Yoksullara zarar vermeden kamu gelirleri artırılarak harekete geçirilmeli.

Rapora göre maliye politikasında reform yapılması gidişatı düzeltmenin temel bir unsuru. Ancak politika üretiminde gerçekçi olunması tavsiye ediliyor.

  • Önümüzdeki dört ila beş yıl içinde pandemiye bağlı kayıpların telafi edilmesi için daha etkili ve cesur maliye politikasını ihtiyaç duyuluyor.
  • Başarılı bir mali reform, güçlü yerel koalisyonların desteğinin yanı sıra küresel iş birliğinin artırılmasını gerektiriyor.

V. BİR REKLAM

Türkiye son 20 yılda hem ekonomik alanda hem de insani gelişmişlik seviyesinde önemli bir mesafe kaydetti. Ancak Türkiye haritasına yakından baktığımızda bu gelişmenin bütün bölgelerde benzer bir seyir izlemediğini görüyoruz.

Örneğin, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2017 yılında hazırlanan Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi (SEGE) çalışmasında haritanın güney doğusunun diğer bölgelerle dramatik farklar gösterdiğini fark ediyoruz.

Bölgesel eşitsizliğe mercek tuttuğumuzda anlıyoruz ki bu eşitsizlik tesadüfi değil, yapısal ve sistematik olarak hemen her kategoride kendini gösteriyor.

İşte, Eşitsizlik Bülteni de bu eşitsizlikleri daha yakından görmek ve göstermek, böylece gerek kamuoyu nezdinde gerekse karar alıcılar nezdinde bir farkındalık oluşturmak amacıyla yola çıkıyor.

🔗 esitsizlikbulteni.com

VI. BİR FİLM

Tabutta Rövaşata, Derviş Zaim, 1996.

Tabutta Rövaşata, 1996 yapımı bir Derviş Zaim filmi. Başrolü Ahmet Uğurlu’nun üstlendiği film, Rumeli Hisarı’nda yaşayan evsiz bir adamın hüzünlü hikayesini konu ediniyor.

Filmde büyükşehirlerde yaşayanların sıkça karşılaştığı bir insan profili anlatılıyor; alkol bağımlısı, yoksul görünümlü, nerede nasıl yaşadıklarını bilmediğimiz, çocukları onlara yaklaşmamaları için tembihlediğimiz hatta kimilerini görünce kaldırım değiştirdiğimiz insanları…

VII. BİZDEN KISA KISA

  • İçeriklerimizi ve etkinliklerimizi kaçırmamak için WhatsApp Topluluğumuza abone olabilirsiniz. Topluluğumuza ulaşmak için tıklayın.
  • Dr. Zeynep Kurnaz ve Serhat Şabap #RaporaGöre’nin 2. sezonun 8. bölümünde Yükseköğretimde Öğrenci Hareketliliği üzerine konuştu. İzlemek için tıklayın.
  • En büyük destekçimiz okuyucularımız. Kitlemizi büyütmek ise en önemli motivasyonumuz. Bülteni arkadaşlarınıza tavsiye etmek için:

    Share Rapor Bülteni

Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle.

Hoşça bakın zâtınıza.

Rapor Bülteni Ekibi