Arayın
Twitter Facebook Instagram Linkedin Youtube Whatsapp

Soruşturma [03]: “TÜİK | Yaşam Memnuniyeti Araştırması, 2023” üzerine.

Merhaba,

Rapor Bülteni‘nin 97. sayısında TÜİK tarafından hazırlanan Yaşam Memnuniyeti Araştırması, 2023 adlı raporu incelemiştik.

Üçüncü soruşturmamızda ise Ömer Faruk Şimşek editörlüğünde Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Zeynep Burcu Uğur, Karabük Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Dr. Zeynep Kurnaz, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Merve Akkuş Güvendi çalışmayı Rapor Bülteni için değerlendirdi.

İyi okumalar!

Türkiye’de Mutluluğun Son 20 Yılı: Kısa Bir Değerlendirme

Rapora göre Türkiye’de mutluluk düzeyi 2003-2013 yılları arasında istikrarlı bir seyir izlerken 2016-2021 yılları arasında gerilemektedir. Bu durum tarihsel bir perspektifle değerlendirildiğinde mutluluk düzeyinde gerçekleşen bu gerileme bir sürecin sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.

2022 ve 2023 yıllarında ise mutluluk düzeyinde bir miktar toparlanma yaşanmıştır. Ancak, mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranının hem 2003’ten hem 2013’ten daha fazla olduğu burada hatırlanmalıdır. (Mutsuzluk oranı: 2022: %15,9; 2023: %13,7; 2013: %10,8; 2003: %7,3) Bu sonuçlar Türkiye’de günümüzde ciddi bir mutsuzluğun varlığına işaret etmektedir.

Buna ek olarak, küresel çapta karşılaştırmalara imkan veren Dünya Mutluluk Raporuna (World Happiness Report) göre Türkiye, en yüksek mutluluk düzeyine sahip olduğu 2017 yılında 69. sırada iken 2023 yılında 106. sıraya düşmüştür.

Raporda halkın geleceğe ümitle bakanlarının oranının %67 olduğu belirtilmektedir. Bu durum toplumun büyük bir kısmının geleceğe umutla bakması açısından olumlu olarak yorumlanabilir.

Pandeminin insanların hayatını önemli ölçüde etkilediği 2020 ve 2021 yıllarında ise bu oran sırasıyla %69.6 ve %60,7 olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak 2017 yılında bu oran %73,4 seviyesindedir. Bu sonuçlar pandemi sonrası dönemde insanların 2017 yılındaki ümit seviyelerinin gerisinde olduğunu göstermektedir.

Kadınların erkeklerden, evlilerin boşanmışlardan daha mutlu olması bu konuda dünyada yapılan araştırmaların sonuçlarıyla örtüşmektedir.

Ayrıca, sağlığın kendine mutluluk getireceği beklentisinin yaygın olması da mutluluk alanında yapılan araştırmalar ile uyumludur. Sağlık ile mutluluk arasında ampirik olarak güçlü bir ilişki vardır.

Raporun en ilgi çekici bulgularından biri hayat pahalılığını en önemli sorun olarak görme konusudur. Bu oran 2020 yılında %17,3 iken 2021 yılında hızlı sıçrama yaparak %28, 2022 ve 2023 yıllarında %33 seviyesine gelmiştir.

Gelir ile mutluluk arasında çok kuvvetli olmasa da önemli bir ilişkinin hem dünyada hem de Türkiye’de varlığını gösteren araştırmalar, hayat pahalılığı ile düşen mutluluk oranlarını açıklayıcı mahiyettedir.

Yapılan araştırmalar, insanların edindiklerini geri bırakmalarının verdiği acının, kazanmaları durumundaki yaşadıkları tatminin yaklaşık 2,5 katı kadar olduğunu göstermektedir.

Bu sebeple, belirli bir yaşam standardına ulaşan Türkiye toplumunun 2020 yılından bu yana enflasyon sebebiyle yaşadığı elindekini kaybetmenin acısını küçümsememek gerekir.

Raporun en sevindirici bulgusu insanların hem mutluluklarının hem de yaşamlarından memnuniyetin 2022 yılından bu yana bir toparlanma eğiliminde olmasıdır.

Bir Eleştiri

Yaşam memnuniyeti araştırmasının 01-30 Kasım 2023 tarihleri arasında toplanan saha verilerine dayalı sonuçları TÜİK tarafından Şubat 2024 tarihinde yayımlanan haber bülteni ile kamu ile paylaşılmıştır. Ancak düzenli olarak yapılan yaşam memnuniyeti araştırmasının bulgularına ilişkin bazı kısıtlar bulunmaktadır. Bu kısıtlar araştırmanın yönteminden kaynaklanmaktadır. Oysa memnuniyet ve mutluluk gibi konuların derinlemesine irdelemeden cevaplanabilmesi mümkün olmayan konular olmadığı aşikardır.

Bu değerlendirmeyi okuyan kişilerden bir anlığına “genelde” mutlu olup olmadıklarını düşünmelerini isteyelim. Bu sorunun cevabı için çoğunluğumuz, “genelde” “iyi” ya da “mutlu” olduğunu ifade edecektir. Çünkü insanlar sorunun sorulduğu “o an” hayatlarını doğrudan etkileyen bir sorunla boğuşmuyorlarsa “genelde” iyi olduklarını söyleme eğilimi gösterirler. Oysa en son ne zaman “genelde” “iyi” ya da “mutlu” olup olmadığımız hakkında düşündüğümüzü hatırlamamız zordur. İşte bu araştırmanın kısıtlılığı da burada açığa çıkmaktadır. Türkiye’de yaşamakta olan çeşitli demografik özellikteki kişilere bir araştırmacı gidiyor ve mutlu olup olmadıklarını soruluyor. Kendilerine bir liste göstererek bu listeden mutluluk yahut mutsuzluk nedenlerini seçmelerini istiyor. Buradan elde ettiği sonuçlara göre ise genel bir tablo ortaya çıkarmaya çalışıyor. Bu yöntemin açıkça, duygular gibi deneyime dayalı ve derinlemesine incelenmeyi gerektiren konular için bir dayatma olduğu söylenebilir.

Bültende açıklanan tüm maddelerde katılımcıların çoğunluğu sorulara memnun ve mutlu oldukları yönünde cevaplar vermiş. Cinsiyete göre kadınların, yaşa göre yaşlıların daha memnun ve mutlu olduğu görülüyor. Bu sonuçları açıkçası kırılgan gruplar ve kesişimsellik ekseninden uzakta tartışmak mümkün görünmemektedir. Kadınların, yaşlıların, etnik grupların ve diğer dezavantajlı grupların toplumsal katılımı düşük ve karar alma mekanizmalarında etkinlikleri yok denecek kadar azdır. Böyle olunca memnun ve mutlu olduklarını ifade ederken ne düşündüklerini ve bu sorulara hangi koşullarda nasıl cevap verdiklerini anlayabilmemiz mümkün görünmemektedir.

Duygular geçicidir, anlık bir biçimde ve bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra duygu durumu ise kişilerin günlük yaşantısına sirayet eden ve daha uzun süreli olan bir duyguyu içermektedir. 

Kişilerin “genelde” mutlu olmaları onların benlikleri ile ilişkilerini de incelemeyi gerektirmektedir. Kişiler günlük yaşantılarında benliklerini yüceltme eğilimine sahip olabilmektedir. Bunun temel nedenlerinden bir tanesi kendilik değerleri ile alakalıdır. Böylece kendilerinden daha mutsuz olan başkalarının varlığı ile benliklerini yüceltebilmekte ve daha yukarıda bir noktaya konumlandırabilmektedirler.

Elbette bunlar daha detaylı tartışılması gereken konulardır ve birer varsayıma dayanmaktadır. Duygular gibi bir etki ile anlık olarak ortaya çıkan ve ölçülebilmesi oldukça zor olan bir konuda araştırma yapılabilmesi için, onun holistik bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir. Aksi takdirde araştırma sonuçlarının “neden, nasıl ve hangi koşullarda” gibi sorulara cevap vermesi mümkün olmayacaktır.

Ekonomik İstikrar ve Mutluluk İlişkisi

TÜİK’in 2023 Yaşam Memnuniyeti Araştırması, genel mutluluk düzeyinde kısmi bir artış olsa da, son yirmi yılda kendini mutsuz olarak tanımlayanların oranının arttığını gösteriyor. Özellikle 2016’dan itibaren ekonomik krizler ve pandemi gibi faktörlerle birlikte genel mutluluk düzeyinde belirgin bir düşüş yaşandığı gözleniyor. Bu eğilim, gelecek beklentilerine bakıldığında da kendini gösteriyor; bireylerin 2015 sonrası dönem için iyimserliklerinin azalması ve kötümserliklerinin artması bu durumu yansıtıyor.

Ülkenin en büyük sorunu olarak hayat pahalılığı ilk sırayı alıyor. 2017-2023 arasında sorun olarak belirtilme oranında en büyük artışı hayat pahalılığı (%25,9) yaşarken, onu yoksulluk (%6,6) izliyor.

Ekonomik istikrarsızlık dönemleri ise toplumun daha kırılgan kesimlerini daha fazla etkiliyor. Tasarruf ve birikim olanaklarının azalmasıyla birlikte, aile geçimi ve yaşa bağlı sağlık sorunları gibi konular 55 yaş ve üstü bireylerin mutluluk oranlarını olumsuz etkiliyor. Bu yaş grubundaki mutluluk oranlarının son on yılda %7 civarında azaldığı gözlemleniyor.

Mutluluğun kaynakları incelendiğinde, 55 yaş grubu için net bir yorum yapmak zor. Sağlığın (%69,5) en önemli mutluluk kaynağı olduğunu gösteren araştırma, sevgi, başarı ve para gibi faktörlerin takip ettiğini belirtiyor. Rapor, farklı yaş gruplarına ayırmadan verdiğinden 55 yaş üstü bireyler için mutluluğun kaynaklarının neler olduğu ve yıllar içindeki değişimine dair bir tespit ancak ileri analizlerle mümkün.

Eğitim, çalışma hayatı veya farklı girişimcilik olanaklarının azaldığı ileri yaş grupları için ekonomik istikrarsızlıklar hareketliliği daha kısıtlı hale getirir, bu da yetişkinlerin yaşam memnuniyetine olumsuz olarak yansır. Bu nedenle, yaşlı kesimin mutluluğunu etkileyen faktörlerin daha derinlemesine incelenmesi ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi önemlidir.

Üçüncü soruşturmamızın sonuna geldik! Umarım beğenmişsinizdir.

Katkı ve eleştirileriniz için raporbulteni@gmail.com adresi üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz. 📩

Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle.

Hoşça bakın zâtınıza.

Rapor Bülteni Ekibi