Arayın
Twitter Facebook Instagram Linkedin Youtube Whatsapp

Soruşturma [04]: “TODAM | Yaşlı Dostu Şehirler” üzerine.

Merhaba,

Rapor Bülteni’nin 85. sayısında TODAM tarafından hazırlanan Yaşlı Dostu Şehirler adlı raporu incelemiştik.

Dördüncü soruşturmamızda ise Yalova Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nden Prof. Dr. Bedrettin Kesgin, Karabük Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Dr. Zeynep Kurnaz, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Dr. Merve Akkuş Güvendi, Prof. Dr. Ali Rıza Abay çalışmayı Rapor Bülteni için değerlendirdi.

İyi okumalar!

 

Aktif Yaşlanma ve Yaşlı Dostu Şehirler

Dünya genelinde hem şehirleşme artmakta hem de yaşlı nüfus oranı her geçen gün artmaktadır. Bu sebeple günümüz dünyasını tanımlamak için “yaşlı dünya”, “yaşlılar yüzyılı” gibi ifadeler kullanılmaktadır.

Rapor, kırılgan bir grup olan yaşlıların mutlu bir yaşlılık geçirebilmesi için şehirleşmenin nasıl olması ve demografik yaşlanmaya karşı neler yapılması gerektiğine odaklanılmıştır.

Yaşlanmayla hayatın ritmi görece yavaşlamaktadır. İnsanların, yaşlılık dönemlerinde daha hareketli ve verimli bir hayat sürdürmeleri aktif yaşlanma ile ifade edilmektedir. Dinlenme zamanı ya da hayattan el etek çekme olarak görülen yaşlılık döneminin aktif ve verimli geçirmek yaşlı dostu şehirlerle mümkün görülmektedir.

Şehir hayatının etkili bir şekilde kullanılması ve şehrin yaşlılar için hareket etmeye uygun hale getirilmesi yaşlının hayatını aktifleştirecektir. Yerinde yaşlanmanın da eşlik ettiği bazı kamusal hizmetler bu anlamda kritik bir rol oynamaktadır. Örneğin geniş kaldırımlar, geniş ve yeterli aydınlatılmış parklar, kolay ulaşılabilir üst ve alt geçitler, alçak tabanlı toplu taşıma araçları, yaygın asansör ulaşımı vd.

Yaşlıların sosyalleşmesi, sağlık ve güvenlik risklerinin minimize edilmesi için kurumların sorumluluk kuşanması gerekmektedir.

Bu bağlamda rapor aktif yaşlanma, yerinde yaşlanma gibi ideal durumların yaşlı dostu uygulamalarla mümkün olacağını vurgulamaktadır.  Böylece her insan, hayatı vefa ettiği  müddetçe, zorunlu olarak yaşayacağı son ve ileri yaşlarda mutlu ve huzurlu bir hayata kavuşacaktır. Bu da insana “değer”dir.

Yaşlılığı Multidisipliner Düşünmek

Yaşlı Dostu Şehirler, bir politika notu olarak TODAM tarafından Haziran 2023’te yayınlanmıştır. Raporda şehirlerin yaşlı bireylerin daha sağlıklı ve aktif yaşamasına uygun hale getirilebilmesinin şartları ele alınmaktadır.

ADNKS 2023 yılı sonuçlarına göre, yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ilk kez %10’un üzerine çıkmıştır. Ana senaryoya göre yaşlı nüfus oranının 2050 yılında %23,1, 2075 yılında %31,7 ve 2100 yılında ise %33,6 seviyesine ulaşması beklenmektedir. Türkiye’de 2075 yılında her 3 kişiden 1’inin yaşlı olması beklenmektedir (TÜİK, Nüfus Projeksiyonları, 2023-2100).

Türkiye’nin toplam nüfusunun %9,9’unu oluşturan 65 yaş ve üzeri nüfusun %30,1’inin kır olarak sınıflandırılan yerleşim yerlerinde ikamet etmektedir. Yaşlı nüfusun %14,6’sını orta yoğun şehir olarak sınıflandırılan yerlerde yaşayanlar oluştururken; %55,3’ünü ise yoğun şehir olarak sınıflandırılan yerlerde yaşayanlar oluşturmaktadır.

Bu bağlamda şehirlerin, yaşa uygun biçimde erişilebilir hale getirilmesi oldukça önem kazanmaktadır. Raporda Dünya Sağlık Örgütü’nün yaşlı dostu şehirler çerçevesinde belirlediği sekiz alan aktarılmaktadır:

  • Dış Mekanlar ve Binalar
  • Ulaşım
  • Konut
  • Sosyal Katılım
  • Saygı ve Sosyal İçerme
  • Sivil Katılım ve İstihdam
  • İletişim ve Bilgi
  • Toplum ve Sağlık Hizmetleri

Burada bahsedilen her bir alan yaşlı bireylerin yaşam kalitelerinin artmasına olumlu etki edeceği gibi aynı zamanda toplumsal katılımlarının da sağlanmasını mümkün kılacaktır. Dolayısı ile sağlıklı bir yaşlanma süreci ve sağlıklı bir yaşlılık dönemi için merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin şehirlerin daha erişilebilir olması için politikalar sunması ve bu politikaları uygulaması oldukça önemlidir.

Ancak yaşlı dostu şehirlerin kurulabilmesi için şehir mimarisinden, konutların tasarımına, ulaşımın planlamasından, park ve bahçelerin düzenlenmesine kadar pek çok konu aynı zamanda dikkate alınmalıdır. Dolayısı ile bu konu, Şehir Bölge Planlama, Mimarlık, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı, Rekreasyon ve İnşaat Mühendisliği gibi lisans dallarının da dahil olmasını gerektiren bir konudur. Bu ve buna benzer bölümlerde verilecek eğitimlerin erişilebilirlikle ilgili ders içeriklerine yaşlılık ve yaşlanma başlıklarının eklenmesi gerekmektedir.

 

Yaşlılıkta Artan Yoksulluk Riski

Toplumun yaşlanması ya da yaşlı nüfusun artması anlamına gelen “toplumun grileşmesi” kavramı, Türkiye’de yapılan nüfus projeksiyonlarıyla birlikte giderek daha fazla gündeme gelmektedir. 2023 yılı itibariyle, toplam nüfus içerisinde yaşlı oranı için kritik eşik olan %10’un aşılması, konunun önemini daha da artırmış ve muhtemel senaryoların daha fazla tartışılmasına yol açmıştır. Çalışma hayatının değişiminden gündelik yaşamın düzenlenmesine, sağlık harcamalarından sosyal güvenlik sistemlerinin yenilenmesine kadar pek çok konuyu kapsayan yaşlılık olgusu, günümüzde ‘aktif yaşlanma’ süreci çerçevesinde ele alınmaktadır.

Yaşlı nüfusun yaşam kalitesinin artması, öncelikle hane geliriyle şekillenmektedir. Kentte, yaşlıların sosyal refahını artıracak girişimler, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen ve aktif yaşlanmaya uyum sağlayabilecek bir yaşlı nüfusuyla mümkündür. Ancak, aktif çalışma hayatından çekilen ve emeklilik maaşıyla geçinmeye çalışan yaşlı nüfus için geçim son yıllarda giderek zorlaşmaktadır.

Asgari ücret ile en düşük emekli maaşı arasındaki farkın açılması ve yüksek enflasyon, yaşlı hanelerin alım gücünü önemli ölçüde azaltmaktadır. OECD’nin (2021) raporuna göre, 2021 yılı itibarıyla 2,5 milyona ulaşan 65 yaş üstü emeklilerin ortalama gelirleri, yoksulluk sınırının %35 altında kalmaktadır. Bu rapor, yaşlıların büyük çoğunluğunun temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlandığını ve yaşlı yoksulluğunun derinleştiğini vurgulamaktadır.

Emeklilik gelirinin kentte yaşam için yeterli olmaması, yaşlı nüfusun işgücüne katılım oranlarının (%12,2) düşük olması ve eğitim durumunun çoğunlukla ilkokul mezunu düzeyinde kalması (%46,6) gibi göstergeler, yaşlıların kendi gelir durumunu ve yaşam şartlarını ne kadar iyileştirebileceği konusunda ciddi soru işaretleri oluşturmaktadır.

65 yaş üstü nüfus içinde yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı her yıl artmaktadır. Bu oran içerisinde, yaşlı kadınların yoksulluk oranı (%22,4) erkeklere kıyasla (%20,7) daha yüksektir. Erkeklerin kadınlara göre daha erken vefat etmesi, kadınların yaşlılığın getirdiği sorunlarla daha fazla karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır. Kadınların eğitim seviyesinin ve istihdam oranının düşük olması, ücretsiz aile işçiliğinin yaygınlığı ve genellikle gelir açısından eşlerine veya ailelerine bağımlı olmaları, kadın yoksulluğunu yaşlılıkta daha da derinleştirmektedir.

 

Yaşlılık: Türkiye’nin Milli Meselesi

Göç, sanayileşme ve şehirleşme sosyolojik bir olgu olduğu gibi yaşlılık da biyolojik bir gerçektir.

18. yüzyılda gerçekleşen endüstri devrimi sonucu sanayi tesisleri şehirlerde kurulmuş, toprağa dayalı emek yoğun işlerde çalışanlar, makine gücüne dayalı işlerde çalışmak için şehirlere göç etmeye başlamışlardır.

Zaman içinde, sanayileşme şehirlerin cazibe merkezi haline gelmesine sebep olmuş toplumlar da tarım toplumundan sanayi toplumuna doğru dönüşmüştür.

1950’li yıllardan sonra zamanla artan bir hızla Türkiye’de de göç, sanayileşme ve şehirleşme süreci başlamıştır. Köyler boşalırken şehirlerde de nüfus kesafeti alabildiğine artmıştır/artmaktadır.

Akademik bir özveri ve dikkatle hazırlandığı görülen “Yaşlı Dostu Şehirler” raporu, yaşlılık olgusunu Türkiye için önemli bir sosyolojik ve gerontolojik sorun oluşturmaya henüz başlamışken bazı şehirlerde bu sorunun daha da derinden hissedilmeye başladığının altını çizmektedir. Ancak yaşlılığı bir şehir sorunu olarak ele almak ve şehirleri yaşlı dostu şehirler haline getirmek Türkiye’de yaşlılık sorununun çözüleceği anlamına gelmemektedir.

Yaşlılığı, biyolojik, psikolojik, ekonomik, kültürel, mekânsal, ailevi, sağlık, kırsal ve kentsel açılardan ele alarak değerlendirmek gerekir.

Türkiye için yaşlılık, hayatı bir sorun haline gelmeden üzerinde ciddiyetle durulması gereken milli bir mesele olarak ele alınmalıdır.  Yaşlılık sorununa, kırsal alanda yaşayanlar ya da yaşamak isteyenler için kırsal alana uygun projeler üretilirken büyük şehirlerde ve görece küçük şehirlerde de şehir yapılarına uygun özgün projeler üretilmelidir.

Soruşturma [04′]’ten bu kadar! Bültenimizle ilgili her türlü görüş ve önerilerinizi raporbulteni@gmail.com adresine veya bu bültene cevap yazarak ulaştırabilirsiniz. Rapor Bülteni Direktörü Ömer Burak Tek’e ise omerburaktek@gmail.com adresinden ulaşmanız mümkün. Her gün içerik paylaşımına devam eden sosyal medya hesaplarımıza da buraya tıklayarak takip edebilirsiniz.

Hoşça bakın zâtınıza.